‘’Amatör olarak baktıkları için bize fazla önemsemiyorlar. Zaten taraftar herhangi bir taşkınlıkta sahaya inebiliyor problem olmuyor onlar için. İçerde de çok değişik şeyler oluyor anlat anlat bitmez size.’’
Belli bir yaşa geldikten sonra hayallerini kaybetmiş bir takım gencin, hem çalışıp hem futbol oynayarak yaşadıkları dünyanın gerçeklerini paylaşacağız şimdi.Öyle bir futbol sahası ki; biri, bacak arası atsa, seyirci de boş durmayacak şişe atacak. Amatör bir futbolcu Çağatay ve anlatacaklarına çok şaşıracaksınız.
Ufuk Kaan Karacan :Biz amatör futbolu basında sadece sahaya taraftarın girdiği skandal olaylarla takip ediyoruz. Taraftarın sahaya girme olayı, çok sık karşılaşılan bir durum.. Neden bu kadar kolay ?
Çağatay Çaylı :Maçları ortalama 2000 – 3000 kişi izliyor. Güvenlik önlemiyse 1 ekip arabasıyla ya da 2 veya 3 polis ile sağlandığı , 2000 kişiye karşı gelemedikleri için herhangi bir problemde direkt sahaya inip futbolcuları tartaklayabiliyorlar.
UKK :Genelde hangi problemlerden kaynaklanıyor bu ?
ÇÇ :Deplasman takımının her türlü dezavantajı var . Yenemiyorsun ! Yensen de taşkınlık başlıyor. İstanbul’da belirli ilçelerin taraftarları agresif oluyor. Mesela oynadığım bir maçta, Beykoz tarafında , tribünler çok yakındı. Hatta mangal yapıyorlar; mangal esnasında içtikleri şişelerden direkt sahaya atıyorlardı. Bizim hayatımız da tehlikeye giriyor.
UKK :Hakem veya çalıştırma olayı nasıl oluyor ?
ÇÇ :Hakemlere bir şey söyleyemiyorsunuz. Tribün hakemleri de etkiliyor. Maç bittikten sonra çıkışları zor oluyor ve dayak yiyebiliyorlar. Zaten amatörde hakeme hiçbir şey söyleyemiyorsunuz. TV’de izlediğiniz gibi hiç sakin değiller.. Mesela ; git başımdan, bu saha benim, sen kimsin, benden başkasının sözü geçmez vs. bu tarz laflar kullanıyorlar. Zaten bazen Süper Lig’den düşen hakemlerimizde oluyor bizi yöneten onlarla konuşamıyoruz zaten hiç gitmeye gerek yok.
UKK :Şu kavga meselesini deşmek istiyorum. Siz maç yapıyorsunuz kenarda piknik yapan adam içki şişesini size atıyor ve sen koşarken sana şişe geliyor..
ÇÇ :Aynen öyle. Zaten bizim kaleci arkadaşımıza gelen bir şişeyi bizim defanstaki arkadaşımız eliyle tutarak önledi. Sonra zaten ortalık karıştı polisler geldi, çevik kuvvet geldi ,dayak yiyen bir arkadaşımız oldu. Amatörde de böyle şeyler yaşanıyor. Zaten o ilçenin takımlarının bir sürü maçının kavga ile bittiği belli medyaya da yansıdı. Sizle de konuşuyorduk ben size söylüyordum. Çünkü karşı takım deplasmanda oraya gittiğinde dayak yiyiyor; sonra onlar gelince de öyle oluyor. Yani al gülüm ver gülüm meselesi !
UKK :Amatör futbolcusun, sizin hayallerinizi süsleyen takıma gitmenizi kimler sağlıyor ? Bu konuyla ilgili profesyonel var mı çevrenizde ? Sizleri izleyen profesyonel kulüplerin transfer ekipleri var mı birileri ?
ÇÇ :Kulüplerde bu tür profesyonel kişiler yok. Bizi izlemeye belki 20-30 maçta bir kez geliyorlar. O da bir kulübün en altından biri olur ;yani alt yapı hocası olur. Bizim alt yapıyla ilgimiz olmadığı için amatörden profesyonele çıkmak zor diyebilirim.
UKK :Peki üst tarafı zorlamak zordur . Hangi sıkıntılar var bilmediğimiz ?
ÇÇ :Alttan geliyorsanız sizi her zaman bedavaya oynatmak istiyorlar. Bir hayaliniz var ve o hayalinizi kullanıyorlar. Bu hayali kullanırken de sizi mağdur ediyorlar. O sene oynarsınız verimli olursunuz ya da olmazsınız .Olsanız bile yine o miktarlara oynayacaksınız. Siz hayatınızı bu işten geçireceksiniz ,bu hayatınıza yansıyor. Sonra ilerleyen zamanlarda geçinemediğiniz için başka bir işe odaklanıyorsunuz. Çünkü hayatınızı sürdürmeniz gerekiyor. Ailenizin bakış açısı değişiyor ve ister istemez onlar da bir iş olsun eve para getireyim veya kendi harcamalarımı kendim yapıyım istiyorlar; ve hayallerinizden bir şekilde kopuyorsunuz.
UKK :Zemin olarak problem var mı ?
ÇÇ :Zeminler eskiden çok kötüydü. Şimdi suni çime geçildi ama suni çimde zamanla aşındığı için çok derin şeyler oluyor. Zaten halı saha olarak kullanıyorlar; ortalarda direklerin geçtiği yerler boş kalıyor. Büyük sakatlanma olur çünkü file çekiyor araya,direği oraya yerleştirmesi lazım. Bunun için ise, çukur açması lazım; kapatmıyor maç esnasında takılırsın, düştüğünde dizin çarpar falan, bu tarz şeyler olabilir.
UKK :En garip soyunma odası deyince ne geliyor aklına ?
ÇÇ :Geçen senelerde bir soyunma odasının kapısını halıyla kapatmışlar. İçeri giriyorsunuz, sol tarafta kumlar, sağ tarafta tuğlalar ,5-6 tane sandalye... Yani inşaat odasında soyunuyorsunuz; en garip buydu. Yani, soyunma odasına girip bir bakıyorsunuz ; her yer kan revan içinde. Sahaya çıkacaksınız ama temizlememişler. O sırada zaten psikolojik olarak maçı kafanızda bitiriyorsunuz. Zaten takım arkadaşlarımızla konuşuyoruz; ''Bu maçı alırımız yok'' diye. Zira, kazanırsanız, duvardaki tabloya sizin de kanınız eklenebilir.
UKK :Duş alabiliyormusunuz ?
ÇÇ :Duş yok. Bir tane tuvalet oluyor. 2 takım, 22 kişi sıra bekliyorsun. Maça geç kalıyorsun, hakem bağırıyor falan.
UKK :Çok konuşulmuştu genç bir i sahada kalp krizi geçirmişti ve sağlık ekibi olmadığı için orada ölmüştü. İspanya’da bugün kalp krizi geçirirseniz sahanın ortasında elektro şok cihazı var ama Türkiye’de soğutucu var sadece değil mi ?
ÇÇ :Soğutucu bile olmuyor bazen su ile geliyorlar. Adamın kafası da kırılsa, ayağı da kırılsa ,su bizde her derde deva. Kutsal su diyoruz biz.
UKK: Ödeme aksaklığı çok oluyordur değil mi ?
ÇÇ :Tabi. Amatörde Süper Lig'deki gibi birbirini koruyan insanlar yok. Kazanmak için oynuyorlar ;çünkü kazanmazsan para yok amatörde. İşler iyi giderse, her zaman paranızı alırsınız sıkıntı olmaz. İşler kötü gitmeye başlarsa, kulübe bir yönetici dahi uğramaz .Sadece hocayı görürsünüz. Hoca da; ' Şunları bunları yap!' der; gider oturur içerde.
UKK :İşlerin iyi gitmesi ne demek? Bir lider var sonuçta. İki de kovalayan takım olsa, toplam üç eder. Geri kalan takımlardaki oyuncular para alamıyor mu yani ?
ÇÇ :Son 3 takım para dağıtmaz. Düşük paralara futbolcu alır, onlar da belirli kapasitede olduğu için oralarda oynar. Geri kalanlar parasını nasıl alır bilmiyorum.
UKK :Saha da insani olarak, bir problem yaşıyor musun ?
ÇÇ :Tabi ki de yaşıyorum. Burdur'da oynamıştım, biliyorsun Kaan abi. Orada bir arkadaşımın anlattığı bir anısı var ;duyunca şaşıracaksınız. Doğu bölgesinde bir yer. Arkadaşımın takımı orta sıralarda, rakip ise düşmeme mücadelesi veriyor. Bizimkine orta sahadan bir ara pas geliyor; bomboş pozisyonda kaleci ile karşı karşıya ,arkadan seke seke bir adam geliyor - stoper büyük ihtimalle- yetişemiyor ama arkadan galiz küfürlerle, tehditlerle arkadaşımızı korkutma derdine düşüyor.Vearkadaşım o kadar korkuyor ki; kaleye gideceğine topu alıyor, taca gidiyor. Çünkü taraftara güveniyor. Eğer taraftar gurubunu arkana aldıysan, özellikle belli bölgelerde bu oldukça tehlikeli bir durum.
Bu arada bir ekleme yapayım; En rahat Antalya bölgesinde oynadım. İnsanlar çekirdeğini yiyip, kalkıp gidiyordu. Ama belli bölgelerin takımlarıyla anlaşırken yöneticiden şunu duyabiliyoruz: ''İçeride 11 maçta 33 puan zaten alırız. Sen bize deplasmanda iki maç kazandır.'' Çünkü iç sahada sen ne yapıyorsan; deplasmanda da sana yapıyorlar. Geleni dövüyorsun; gittiğinde de seni dövüyorlar !
UKK :Peki yönetim bazında böyle şaşırtıcı işler oluyor mu ?
ÇÇ :Tabiki. Mesela isim vermeden yaşanmış bir hadiseyi anlatayım. İki takım maç yapıyor. Biri ligde iddiası kalmamış bir takım. Rakip ise kaybederse küme düşüyor. İlk yarı iddiasız takımın 1-0 üstünlüğüyle bitiyor. Devre arasında sahaya bir adam ağır silahla iniyor. Bu kişi, küme düşme korkusu yaşayan takımın başkanı. Tüm futbolcuların korkudan dizleri titriyor. İşin ilginç yanı, herkes başkandan tehdit bekliyor; ''Yenerseniz hepinizi öldürürüm'' gibi. Ancak daha ilginç bir söz çıkıyor ağzından: '' Bu maçı kazanırsanız, kendimi öldürürüm ! '' Sonuçta 2-1 kazanıyorlar. Nasıl kazanmasınlar ? Buna benzer gerilimli bir maçta bizim takım kalecisi sürekli top kaçırmaya başladı. Hoca sinirle, ''Ne oluyor, neden topları tutmuyorsun?'' diye sorunca, kaleci arkadaşım; '' Hangi topu tutayım?'' diye cevap veriyor. Kafasına inen onca maddeye karşı koymaya çalışıyor çünkü.
UKK:Bu durumu başkanınıza söylediğiniz de size ne diyor ?
ÇÇ :Başkan gelmiyor; zaten söylersek de ''Onlarize geldiğinde siz de öyle davranın.'' diyor.
UKK :Başka var mı anlatmak istediğin bir problem ?
ÇÇ :Şunu söyleyeyim.Amatör ligin 3.ligden tek farkı fiziksel güç. Sebebi ise belli. Avrupa'da 14-15 yaşındaki bir genç, daha sakin bir hayatla futbola başlıyor ve işini düzgün yapmaya çalışıyor. Türkiye'deki amatör düzende ise, 25 yaşını geçmiş bir adam, hayallerini kaybetmiş bir şekilde amatöre düşüyor aslında. Bir yandan gecikmiş hayalini yaşamaya çalışırken; diğer taraftan ekonomik endişelerini giderme telaşına düşüyor. Hem çalışıp, hem futbol oynayan çok sayıda insan var. Yorgunluk, performans düşüklüğü ve sakatlık oluyor. İş biraz da hobiye dönüyor sonra. Ama hobiyi yerine getirirken, karşılaşılan manzara felaket. Çözülür mü bilmem.
Yorumlar
Yorum Gönder