FLAŞ ! Çok Konuşulacak Transfer Burada

Dedikodu. Aslında ‘dedik-oldu’’dur o. Öyle anlatılmıştır bize lise yıllarında. Bu haliyle mesleğimize de daha uygundur ! Başkalarının özeli hakkında konuşmak,bir haber yaymak her zaman ilgi toplar. İnsanın fıtratında olsa gerek ki; yüce Yaratıcı gönderdiği emirlerde, bu zaafın üstüne gitmemizi emreder. Aksinin zedeleyici yönüne dikkat çekerek… Durumu medya ile bağlamak çok zor bir konu değil.Zira, bilgi paylaşımı bir nevi dedikodu yaymaktır. Gazetecilerin en sihirli argümanıdır dedikodu. En sevdikleri yöntemdir ve tarih boyunca kullanılmıştır. Kimi zaman da gazeteci yazar; ve o iş olur. Dedik-oldu.
 
 
Kimi gazeteci bilgiyi alır, bir kaç telefon görüşmesiyle terbiyeler, hayal gücüyle soslar ve en son sosyal medya ile son şeklini verdikten sonra, haber servise hazırdır. Sonrasında ise yayılma süreci başlar. Dedikodular,kahvehanelerde ıstakalara dizilir taş niyetine. Berberlerin müşteri sohbetlerinin girizgahıdır. Hele konu, yazları sıcak ve hareketli; kışları soğuk ve hasarlı transfer dönemine aitse, sormayın gitsin.
 
Böyle çalışan basın mensuplarının esasen sevapları büyüktür. Transfer dönemlerinde halkın umut tacirleridir. Dönemin en popüler, zengin oyuncusuna çubuklu ya da parçalı formayı, teknoloji yardımıyla giydirir ve vatandaşımızın günlük endorfin ihtiyacının büyük kısmını karşılar. Bazen menajerler de bu büyük sosyal sorumluluk projesinin sponsoru olurlar. Kreatif çalışma ortaklığında, kulağa fısıldama yöntemiyle, muhabirlerin işini kolaylaştıran menajerler; işledikleri hayırla büyük sevaba girerler.
 
 
 
Alevli topun icat edilmesinin en büyük ilham kaynağı olduğunu gördüğümden ve yazımın ilgi çekeceğine inandığımdan bir transfer hikayesi de ben yazayım dedim. Gelecek sezona dair tüyolarımı burada paylaşma gafletine düşmeyeceğim. Malumunuz; dergiler evladiyeliktir; bir ömür saklanır. Bu riske giremem; ancak sosyal medyada bu ihtiyacınıza cevap verebilirim. ‘Ben demiştim’ için güzel bir alan sonuçta. Bu nedenle size burada geçmişe dair ilginç bir transfer vakası aktaracağım. Konu aynı. Ne de olsa; transfer tutar !
 
Fakir ülke Polonya’nın iki bıçkın delikanlısı vardır. Birlikte vakit geçirip,beraber maç izlerler.Yurt dışında oynayan ya da milli takım formasi giyen futbolculara saygıları sonsuzdur. Hep kendilerini koyarlar büyük Polonyalılar’ın yerine. Türkiye Ligi’ni takip edemezler elbette ama Bako’nun Beşiktaş’ın devi olduğunu bilirler. Özenirler,imrenirler,diğer bir kaç kahramanı daha gözlerinde yüceltir,onlara doğru koşmaya başlarlar. 
 
Bir şeyi başarmanın yolu hayal etmekten geçer derler ya, Jaroslaw Araszkiewicz ve Piotr Nowak da müşterek sadakayı bolca vermiş olsa gerek; harika bir güne uyanırlar. Telefonun ucundaki ses Türkiye’den aradığını söyler. Dizler titrer,birbirlerini dürtmeler yoğunlaşır ve ses telleri mutluluğa olabildiğince direnerek cevap verilir: Evet,tabii görüşebiliriz.  
 
Polonyalılar durumu çaktırmamaya çalışırlar ama karşılarında; ataları Kapalıçarşılar’da,Sultanahmet’lerde ve bilumum turistik beldede master yapmış bir Türk menajer vardır. Transfere aracılık eden bizim Türk; ülkeyi bir güzel övdükten sonra pazarlık konusunun en güçlü argümanını soru cümlesi kalıbına giydirip sorar: ‘Sizi şampiyon takıma götürelim  mi? Yıl 1990 olduğu için tabi google,youtube gibi nimetler yok. Rivayetler üzerine biraz kendi hayalciliğini ekliyorsun;az birşey mavi boncuk, gerisi Allah ne verdiyse…Tabi 90 yılının şampiyonu Beşiktaş olunca; bu muhteşem saf ikili siyah-beyazlılara gideceklerini sanıp teklifi hemen kabul etmişler.
 
İstanbul’a gelince bir de bakmışlar ki durum,anlatılandan çok farklı. Polonyalı ikili, tesisleri gezerken nihayet birisi akıl edip sormuş ‘Burası Beşiktaş kulübü mü?’ diye. Aldıkları cevap ne olmuş biliyor musunuz? ‘Hayır,Bakırköyspor’. Nowak ve Araskiwiecz hayal kırıklıklarını öfkeye dönüştürüp başlamışlar isyan türküsüne. ‘Kandırdınız bizi’. Ama yavuz hırsız ev sahibini bastırır. Bizimkiler (Menajer ve tercüman) durumu kurtarmayı başarmış. Muhteşem saf ikilinin tercümanı girmiş devreye ve demiş ki: ‘’Size yalan söylenmedi.Bakırköyspor da şampiyon bir takım.Geçen sezon 2.lig’de şampiyon oldu.Şimdi sırada 1.lig var’’. Kaliteli kadro kuruyoruz,herkes bizi konuşacak filan ayağına bizim Polonyalılar ikna edilmiş.İki sezon da kalmışlar.Başarılı da olmuşlar.Veo gün anlamışlar ki; transfer tuzaklarlar dolu arkadaş ! İki kelime oyununa yenilebilirsin.
 
 
 
Bu tip vakalar da gösteriyor ki; hatıraların rengini kesinlikle zaman belirliyor. Ne yaşanıyorsa; gerçek rengini yıllar sonra da olsa buluyor. Bu tip haberler yazılırmış eskiden. Sonuçta bir transfer haberi. Kamuoyuyla paylaşılınca da hoş bir anı olarak kalabiliyor; bir gazetecinin mesleki almanağında. (Her kaliteli içeriği de dergilerden beklemeyin canım. )
 
Alevli toplar ise, kartopunun büyümesi gibi yıkılıveriyor haber sahibinin üstüne; yakıyor. Yalan haber güzel geliyor insana işte; ama parçalıyor değdiği yeri. En azından oturduğu koltuğu. Transfer dönemindeyiz ya; aman dikkat. (Sözümüz emekçiler meclisinden dışarı ! )
 

Yorumlar