Kadınlar ve Futbol Üzerine Gerçek Bir Hikaye

‘ Baba beni okula gönder ‘ cümlesi, dünyanın kaç ülkesinde temenni, kaç ülkesinde yalvarmayı temsil eder ?

‘Kardelen’ çiçeği, dünyanın hangi ülkesinde aşk,sabır gibi anlamların dışında, insani temel bir vasfın aforizması olabilir ?

Hangi medeniyette -40 derece soğukta, kız çocuklarının gözyaşıyla buharlaşır; önünde kar birikmiş camlar ?

Tüm bunlara,bu yazıyı okuyan herkesin aynı cevabı vermesi, sizce de iğrenç,aşağılık bir başarı değil mi ? Başarımız !!!

‘Bir kadının yarısı annedir, yarısı çocuk’ demiş ya Cemal Süreyya. Tek cümleyle ne de güzel anlatmış pisliğimizi.Bu pislik içinde inadına çırpınanların hikayesidir okuyacağınız. Ders alalım,anlatalım,'cebimizde dursun lazım olur.’ hadisesidir. Aslında hikaye de değildir. Bizzat gerçektir !

Hakkari’de bir Ayhan var. Ayhan Tunç. Bir güzel kemiriyor ki sorunları, ortada koskocaman bir gerçek bırakıyor. Ülkenin tüm yörelerinde, tüm dillerinde yaptığının sözlük anlamı; kahramanlık...

Ve başka bir Ayhan… Ayhan Arslan; Ağrı’da kız futbol takımı antrenörlüğü yapıyor.
Herkesin eşit olduğu topraklarda yaşamıyor ama eşitlik için mücadele ediyorlar. Kahvede okey de oynayabilirlerdi; ama manevi bir amaca tutunuyorlar. Büyük insanlık mücadelesini 2010’da başlatıyor ikili. Bölgede herkesin malumu kadın sorunlarının üzerine futbolla gitme kararı alıyorlar.Kadınların kendini gösterme yolu olarak futbolu seçiyorlar. Biri Ağrı’da diğeri Hakkari’de aynı amaç için ailelere gidiyor, okulları geziyor,yeteneklileri tespit ediyorlar.

Bir yandan da toplumsal kalıplar karşılarına duvar örüyor.’’Kızdan futbolcu mu olur ?’’ gibi. Akşam vakit geçirmek için gittikleri kahvehanede ; ‘Kız çocuklarıyla ne işiniz var ?’’ diyen de var, ‘’Başka işiniz mi yok ?’’ diyen de… 

Ama işte, marifet kırmamak değil; kırılmamaktır. İçinde eğitimcilerin de bulunduğu arkadaşlarının dalga geçtiği iki adaş farklı şehirlerde ahlaki bir idealle mücadelelerine devam ediyor. Çalıyorlar kaymakam kapısını, onların desteğiyle aileleri ikna yoluna gidiyorlar.’' Çocuğun ileride beden eğitimi öğretmeni olacak.’’ en büyük argümanları oluyor tabi.

Kız çocukları başta müthiş bir hevesle antrenmana gelmeye başlıyor. Kadro oluşturuluyor,galibiyetler arka arkaya geliyor. Ağrı’da işler, Hakkari’ye göre biraz daha yolunda. Ta ki; o sihirli kelime karşılarına çıkana kadar: GÜNAH !

Yaradan adına günah ve sevap tayin etmenin en büyük günah olduğunu bilmeden, çocuklar el çektiriliyorlar futboldan.Bazı kızlar babalarının zoruyla bırakıyorlar meşin yuvarlağı. Zaman gizlice antremana gelseler de, tutunamıyorlar. Büyüklerin; bildiklerini zannetmeleri,öğrendiklerinin önünde en büyük engel oluyor. Bir kez daha… (Bu ülkenin en büyük problemi belki de bu. )

Dahası, mahallenin çocukları da ‘Kızlar futbol oynar mı ?’’ minvalindeki dalga cümlelerini dalga dalga yükleyince, mahcup kızlar hocalarına sığınıyorlar ve ürküyorlar ilerlemekten.
‘’Hocam komşularım dalga geçiyor.’’ ya da  ‘’Hocam ailemde herkes benimle alay ediyor.’’ diyen,büyük potansiyelliler küçük dünyalarına dönüyorlar. Hakkari’de ve Ağrı’da… Oysa futbol sayesinde ilk kez uçağa binmişler, ilk kez köylerinden çıkmışlar, başka takımın kız futbolcularıyla tanışmışlar,kültürlerini kaynaştırmışlardı.
‘’Şort giyme,günah.’’ diyen amcaların geniş vizyonu(!),pek çok kızı üniversite kapısından geri çevirmişti. Oysa, Ağrı’da da Hakkari’de de, meşin yuvarlağı bellerine bağlayıp özgürlüğe atlamıştı pek çok kız. BESYO’lara kayıtlar yapılmış,üniversiteli olunmuştu. ‘Elalem ne der’ e takılmıştı bazıları da…(Vazgeçtim,bu ülkenin en büyük problemi belki de bu… )


Hakkari kendi liginde büyük başarı da yakalamış,azınlıkta kalan yürekliliklerini sınama şansı bulmuşlardı. Ağrı çıtayı bir tık daha yukarıda tutmuş ve Türkiye ikincisi olmuştu. Başarıyı gören ahali,önyargılarını bir nebze de olsa kırmış, geleneksel gardlar biraz düşmüştü.Öyle ki, makara yapılan kahvehanelerde, maçlar televizyondan takip edilir olmuştu.Futbolun bazıları tarafından sevilmeyen o kahrolasıca (!) birleştiriciliği yine devreye girmiş, küskünlükler bitmişti. Ayhan Hoca’nın telefonları çalar olmuş, local sponsorlar forma yaptırmak için teklifte bulunmuşlardı. Futbol olanca cazibesiyle yine gülümsemiş ve sevgi ekilen yerde sevinç büyümüştü.

Final tipik bir Türk filmi senaryosu gibi oldu,farkındayım.Ama acı gerçekler hala Ayhan hocaların önünde. Ağrı’da da, Hakkari’de de… ‘Baba beni okula gönder’ diye neredeyse yalvaran kız çocuklarının pek çoğu şimdilerde fakrlı şehirlerde üniversite okuyorlar.Öte yandan, hala aileler, çok yetenekli çocuklarını ucunda para yok diye futbola devam ettirmiyorlar. Günah kelimesi hala çok tesirli; koca adamlar diledikleri cümlenin finalini onunla yapabiliyorlar. Kız futbol kulüplerinin hala sponsorları yok ve varlıklarını devam ettirmek için paraya ciddi anlamda ihtiyaçları var. 



Şimdi oradaki kızların futbol sayesinde gözlerinin ışığını görebiliyorsunuz ki güneşten daha aydınlık. Ancak nicelerinin futbol yoluyla hayata bağlanması için el uzatmak şart !



Ne demiş Bruce Barton; ‘’ Harikulade şeyler ancak,içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesaretini gösterenler tarafından yapılmıştır. En cesaret verici gerçeği yaşatıyor Hakkari’de, Ağrı’da,Van’da  futbol.Bazı kadınların muğlak bir yorumla; ‘’ 22 kişi bir topun peşinden koşuyor şekerim’’ dediği futbol, bazı kadınların muğlak geleceğini belirginleştiriyor.Ve, Herbert Gasson’un dediği gibi; vapurlar yelkenlileri denizden kovuyorlar. Çünkü onlar rüzgar olsa da olmasa da ileri gidiyor.Vapur kendisini öne iten gücü içinde taşıyor.Hiçbir fırtına onu yolundan çeviremiyor. 

Kadınlar Günü Kutlu Olsun


Yorumlar