‘’ İnsanlar ‘Bu oyuncu bu şekildedir; Bu oyuncu böyledir. Bunun yapısı böyledir.’ diye çok fazla konuşurlar. Fakat Ronaldo’ya bakmak gerekirse, onun sıradışı bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Messi gibi yada diğer o tür oyuncular gibi. Ben takıma bir katkı yapabilen bir oyuncu olarak görüyordum .Kendimi oynadığım her takımda da böyle olmaya gayret gösterdim. Fakat aynı zamanda goller atarak, asistler yaparak da takımıma her zaman katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Her takımda Ronaldo tarzı oyuncuya ihtiyacınız vardır ama umuyorum takımlar bir de Kuyt türü oyunculara ihtiyaç duyuyorlardır.(Gülüyor) ‘’
Kuyt ile röportaj yapmak, dönemin tv koşullarında pek mümkün değildi. Çünkü Fenerbahçe’nin kapalı devre yapısı ve bu minvaldeki muamelesi işleri zorlaştırıyordu. Sonuç itibariyle, Fenerbahçe tarihinin en sevilen yabancıarından birinin söyleyecekleri önemliydi ve yıllarca saklanacak cümleleri vardı. Buyursunlar…
Ufuk Kaan Karacan: Balıkçı ve kendisini ailesine adamış bir baba …Saha içinde bu kadar mücadeleci kılan Kuyt’ı bu mu? Mücadeleci bir baba mı ?
Dirk Kuyt: Babam 14 yaşındayken; ailesi için para kazanmak zorundaydı. Denizlere gidip orada balık tutarak ailesine para getirmek zorundaydı. Çok çalışkan bir insandı. O’na her zaman büyük saygı duydum,büyük saygı gösterdim ve ondan ögrendiğim bir şey var eğer bir şeye ulaşmak istiyorsanız,bir hedefinize ulaşmak istiyorsanız gerçekten çok iyi bir çalışma göstermeniz gerekiyor. Yoğun çalışmak demek benim için aslında çok fazla enerji kaybına neden olmuyor çünkü ben buna alışığım ben genç yaşlardan bu yana her zaman yoğun çalışmamı sürdürdüm bunun işimin bir gerekliliği olduğunu düşünüyorum.
Ufuk Kaan Karacan: 18 yaşında Uthrecht’e imza attığında Hollanda alt yapısına göre geç kalındığı söyleniyordu. Şimdi biz genç oyunculara henüz erken diyoruz. Biz başka nerede hata yapıyoruz?
Dirk Kuyt: Ne klübün, ne buradaki çalışan başka insanların, ne takımın, ne o genç oyuncuların bir hatası olduğunu düşünüyorum bu konuda. Sadece şöyle küçük bir fark var. Hollanda’da bizim alışık olduğumuz şey, genç yaşlarda genç oyunculara oynama şansını vermek .Yetenekli oyuncular Hollanda’da 17 yaşında olsun; 18 yaşında olsun oynamaya başlarlar. Eğer yeterince iyilerse; yaşları önemsenmeksizin onlara bu şans verilir ve kadroda yer bulurlar kendilerine. Aynı zamanda bu Hollanda’daki bu durum ekonomik sorunun da getirdiği sonuç olarak da görebiliriz .Çünkü biz dışarıdan oyuncu getirebilecek ekonomiye sahip değiliz; her zaman bunu yapamayız . O yüzden bu oyunculara şansları vermek zorundayız bir yandan.Türk, genç oyuncular için Hollanda gibi bir ülkede bir iki sene oynayıp daha sonra kariyerlerine devam etmelerinin çok faydalı olabileceğini düşünüyorum. Mesela, İbrahimovic Ajax’a gitti; Hollanda’da 2 sene oynadı. Sonrasında onun nasıl bir noktaya geldiğini biliyoruz. Bu aynı zamanda Romario için de geçerli. Hollanda gibi bir ülkede 1-2 senelerini geçirirlerse kendileri için çok faydalı olacağını düşünüyorum.
U.Kaan Karacan: Centilmen bir oyuncu olarak biliniyorsun ve Türkiye’de bile bu yapının değişmemesi hikayeyi anlamlı kılıyor. Buradaki hararetli ortama nasıl dayandın ?
Dirk Kuyt: Her zaman fair-play kuralları dahilinde mücadele göstermeye gayret ettim.Kazanan bir oyuncuyum ve kaybetmekten nefret ederim.Sahada bu mücadeleyi gösterirken,hakemlere de aynı şekilde iyi davranmaya ve onları da anlamaya gayret gösterdim.Mesela,sarı kart görürsem bunu anlayışla karşılayabilirim,bunu kabul edebilirim.Fakat kırmızı kartı kabullenemem.Çünkü bu takımıma büyük bir darbedir.Çok büyük hasar verir,takımımı yalnız bırakırım. Takımdan ayrı kalmak da benim için gerçekten utanç verici bir durum olurdu.
Yapım gereği kazanan bir oyuncu olduğumu söyledim.Ancak,aynı zamanda insanların da saygısını kazanmak istiyorum.Gerek taraftarlar,gerek Türkiye’deki diğer insanlar,gerekse benimle oynayan oyunculardan…Ben hiç kimseye karşı kırıcı olmak,kimsenin canını acıtmak istemem.Benim için ‘İyi iş yaptı’ desinler ve saygı göstersinler isterim.
Yorumlar
Yorum Gönder