Arda'nın Tanıştırdığı Genç Futbolcu

Kırgızistan neresi bilir misiniz ? Kışın avuç içi kadar topraklara umut ekilen ama hep fakirlik biçilen memleket. Geceleri rüyalarda dağılıyor kasvetler diye,erken yatılan bir evde dünyaya geldi Avtandil Duishoev . Ülkesinin sınırlarının sınırladığı dünyasında, hep mutlu portreler çiziyordu.İçinde annesi,kankası,dedesi ve ninesinin olduğu bir rüya her gece peşinden sürüklüyordu minik Avtandil ‘i. Geniş ailede büyüyenlerin umutları da geniştir. ‘Bir gün çok zengin olacağım’ diye başlayan cümlelerin ikinci kısmında parsel parsel mutluluk dağıtma vardır. Böyle hayallere sahipti Kırgız ama gerçekler acıydı. Büyüyünce ne olacaksın? sorusuna verebileceği cevap sayısı ülke şartlarına takılıyordu. Durumun farkındaydı evin büyükleri. Bir rüya başlayacaksa ve başarı gelecekse, perspektif genişlemeliydi. 

Sokaklar dünyanın her yerinde aynıdır. Çocuklarındır apartman boşlukları ve taşların yeri bellidir. Avtandil her minik haylaz çocuk gibi, mahallesinde top oynar.Ama onu diğer çocuklardan ayıran önemli bir avantaj bekler.

 İnşaatta türkü söylerken sahneye çıkan; top sektirirken filan takımın hocası tarafından farkedilen;ya da buna benzer;bugüne kadar duyduğunuz tüm keşfediliş hikayelerini unutun.Çünkü dünya genelinde babaannesi tarafından farkedilip, elinden tutulup,futbolcu olma projesi oluşturulan başka bir insan yoktur. Avtandil Duishoev’in babaannesi,’Senin futbolcu olman lazım,çok yeteneklisin’ der; camdan torununu izlediği birkaç aydan sonra. Ve dahası, elinden tutar, Kırgizistan’da bir futbol okuluna götürür. Minik Avtandil 2-3 sene kadar ülkesinde futbol yeteneğinin üzerine eğilme şansına sahip olur. Babaannesi sayesinde...

Bir gün antrenörü gelir ve sihirli cümlelerle seslenir minik kahramanımıza. Ya tümcelerde bir keramet vardır, ya hocanın dilinde; ya da Avtandil’in nutku yetmez bu kadar büyük iddialı cümlelere, tutulur. Antrenör başlar konuşmaya: ‘Sen çok iyisin,ama buralar seni kesmez. Türkiye’ye götürelim seni.'

Yıllardır Duishoev ailesi bu cümleyi bekliyormuşcasına, plan 24 saate sığdırılır ve ver elini İstanbul. Taşı,toprağı altınsa, topunda kramponunda da bir keramet vardır herhalde ! Avtandil annesini götüremez belki ama anne yarısı teyze  yanındadır ve vizyonu,gören gözlerinden fazlası, antrenörü de onunladır. 

Büyük oynarlar. Önce Galatasaray’a giderler, Avtandil seçmelere katılır ama beklemediği bir cevap alır: ‘Bize uygun değilsin’ 

Pes etmek yok,köprüyü geçip Dereağzı’na kırarlar dümeni. Ancak, orada formayı bile giyemez,antrenmana dahi çıkarmazlar.

'Bu iş böyle olmayacak’ diye düşünür antrenör. ‘Biz daha alttan başlamalıyız.’ Bakırköy’de Bölge Futbol Okulu’na kaydı,binbir ricayla yapılır kahramanımızın. Allah’tan antrenörün çevresi vardır, yoksa hikaye başlamadan bitecek. 

Avtandil,teyzesi ve hocasının Dudullu’da tek göz odada konuştukları tek konu; kahramanımızın geleceğidir.Evin içi de dışarısı kadar soğuktur ama Allah’tan bizim üçlünün hayalleri vardır.Sarılır,uyurlar.

Günlerden bir gün hazırlık maçı tertip edilmiştir. Rakip Beşiktaş u-10 takımı. Futbol savaştır.Bu maç da Avtandil’in kazandığı ilk cephe olur. Maç bittikten kısa süre sonra telefonu çalar Kırgız futbolcu adayının. Telefondaki ses Beşiktaş’ın scout antrenörüne aittir ve son cümle ses tellerini kontrolden çıkarır artık: ‘’Çarşamba günü Fulya’da ol,seni deneme antrenmanına çıkaracağız.''

Tüm ağır,slow müzikler yerini hareketli parçalara bırakmaya başlar. Günlerden çarşamba. Kahramanımız antrenmanda. Ancak hocalar kararsız.Çünkü yaşı,hayallerini sırtlayamayacak kadar küçük Avtandil’in.Üstündeki heyecan ayaklarına dolanır. Neyse ki, hocaların sabrı kaderi değişterecek kadar uzun. Potansiyel açığa çıkar ve Duishoev ailesine telefon gider. Hayaller için ilk somut adım atılmıştır. 

Telefonun diğer ucundaki dede aldığı habere çok sevinir. 24 yıllık okul müdürlüğü görevini bırakır. Torununun hayallerini ve açığa çıkan heyecanını yönetebilmesi için bir eğitimci olarak İstanbul’a gitmesi gerektiğini düşünür. Eşini,mesleğini bırakır torununa koşar.Bu sırada oturma izni,sağlık sigortası gibi türlü zorluklara rağmen lisans çıkartılır.

Türkiye’de La Masia yok ancak yetenekler kaybolmasın diye uğraşan hocalar var. İyi ki var. Avtandil tesislere getirilir, daha sağlıklı koşullarda kalması sağlanır. Dede’ye de kulüp evinde yer açılır.Teyze ve antrenör uzaktan eğitim vereceklerdir artık,geri dönerler. Masraflar azalmış,yaşam kalitesi artmıştır. Hayallere ilk adım atılmıştır işte.

‘Çok inanmıştım,hırsım,azmim var’ der bu hikayesini paylaşırken 2004 doğumlu Avtandil Duishoev. Bir yandan da eğitimini aksatmama adına okula gider. Dil başta olmak üzere pek çok soruna rağmen kısa süre önce ‘Teşekkür Belgesi’ni dedesinin kucağına bırakır, karne hediyesi alması kaydıyla tabi.

Hayaller kademelidir.Küçük bir adımınız,büyüklerini görmenizi sağlar.Uykularınızın bir amacı yoksa, rüyalarınız bilinçaltınızdan mahrumsa yaşamıyorsunuz demektir. İstanbul’daki yeni dünyasında Kırgız yetenek, gözlerini kapatıyor; Vodafone Arena’da Beşiktaş formasıyla hücumdaki yeteneklerini konuşturuyor. Ve kazandığı ilk maaşıyla da anne-babasını yanına getiriyor. Bu hayal çok uzak değil ona göre. Çünkü bir sonraki adım için de isim koyma çalışmaları tamamlanmış: 
‘Ne olursa olsun;bir gün Barcelona’da oynayacağım.’ Ve tünelin ucuna ışığı yakmıştır kahramanımız. İnsanın kaderi kendi çabasına bağlıdır. Çabayı,duayı gören,hisseden kader de boş durmaz,ilk sinyali çakar.

Türk futbolunun büyük yıldızı, şimdilerde Barcelona formasıyla göğsümüzü kabartan Arda Turan; -şans,kısmet,kader,tesadüf,tevafuk hangi kelimeyle ifade ederseniz edin- Avtandil’in altyapı maçlarından birinde attığı golü sosyal medya hesabından paylaşır,’Maşallah’ diyerek. Her ne kadar küçük bir isim yanlışlığı nedeniyle golün sahibi karıştırılsa da Avtandil her şeyin  farkındadır. O gol ile televizyonda Mustafa Denizli konuşmuştur onu,bir fenomene dönüşür.Dediğimiz gibi,gol başka bir isime mal edilir,kirlice dağılır bilgi.Ancak Avtandil o golün benzerlerini atmaya devam ettiğinden önemsemez.Ve her gün milyonlarca rakibi olduğu gerçeğiyle uyanır.

Dünyanın her yerinde milyonlarca çocuk, apartman boşluklarında topu itekler,hayallerini çekerler. Fakirlik,imkansızlık vb. sebeplerden sıkıştırılan hayatların genişlemesinin en kolay yolu futboldur.Bu gerçeğin farkında bir aile Duishoevler. Ve minik yavrularının maceralarının mutlu sonla biteceğinden eminler. Çünkü Avtandil kısa sürede ikinci cepheyi sosyal medya üzerinden kazandı.Tam manasıyla bir fetih yapacağından kuşkusu yok.Çünkü en büyük mottosu; onun gibi milyonlarca futbolcu adayının her gün dilinde: Hayat kolay görünüyorsa,tehlike kapıdadır. 

Yorumlar